Milli Muharip Uçak sürprize hazırlanıyor
Türkiye’nin en iddialı teknoloji projesi olarak nitelendirilen Milli Muharip Uçak (MMU), yaklaşık 3 bin personelin çabasıyla bu yıl yapılması hedeflenen ilk uçuşa hazırlanıyor.
MMU Ürün Baş Mühendisi Emre Yaban, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) olarak 2006 yılında başladıkları tasarım serüveninin MMU ile artık son kademesine geldiklerini söyledi.
İlk başta nasıl uçak tasarlanır, bunun aşamaları nelerdir, bu aşamalarda hangi dokümanlar çıkarılır, bunun organizasyonu nasıl yapılır ve altyapısı nasıl oluşturulur gibi konularda HÜRKUŞ Projesi ile önemli tecrübe edindiklerini belirten Yaban, daha ileri aşamaya gidip GÖKBEY Projesi’ne başladıklarını, HÜRJET ile çıraklığın kalfalığa gittiğini ifade etti.
HÜRJET’in yakın zamanda uçtuğunu anımsatan Yaban, şöyle konuştu:
“Artık bu kalfalığın daha üst seviyesi olan, sistemlerimizin de tamamen yerli olduğu bir uçağı tasarlamak için MMU havacılık sanayimizde kritik öneme sahip. Sadece uçak yapmayı öğrenmiyoruz, uçak sistemlerini de yaptırmayı öğretiyoruz ve öğreniyoruz. Bunun için de havacılık altyapımızın tekrar canlanması gerekiyor. Vecihi Hürkuş ile başlayan Nuri Demirağ ile devam eden ve bir şekilde sekteye uğramış olan o sektörümüzü, o kasımızı tekrar canlandırıyoruz. Şu anda birçok altyapı, birçok alt sitemimizin yerli yapılması için firmalarımız havacılık sektöründe bunların nasıl yapılacağını öğreniyor. Otomotivde biliyorsunuz Türkiye’de aslında iyi bir altyapımız var. Havacılık sektöründe bu güvenlik önlemlerinin nasıl alınacağını, güvenlik önlemlerinin neler olduğunu, hangi dokümanların hazırlanması gerektiğini, nasıl tasarım yapılması gerektiğini firmalarımıza öğretiyoruz, öğreniyoruz. Dolayısıyla MMU şu anda hem Türkiye hem TUSAŞ için yeni bir meydan okuma aslında. Daha önce yapılmamış olan bir şeyin Türkiye’de altyapısını oluşturup, Kazan Ovası dediğimiz bölgede, havacılık kümelenmesinde bulunan firmaların geliştirdiği sistemlerle uçağımızı uçurmayı planlıyoruz. O yüzden MMU’muz havacılık sektörümüzde çok önemli bir yere sahip. Yakın zamanda da planımız yıl içinde ilk prototip uçağımızı uçurmak. Sonrasında seri imalata doğru giden yolda 7 prototip tasarlayacağız. Ardından uçakların, sistemlerin testleri yapılacak, uçuş ve yer testleri olacak. Bunun yanında bazı uçuş test platformlarımız olacak. Bazı platformlarda da testlerimizi gerçekleştireceğiz. Uçağımızı 2028 itibarıyla Hava Kuvvetlerimize teslim etmeyi planlıyoruz.”
Çok kısa takvimde 7 prototip üretilip, yoğun test yapılacak
Havacılıkta her prototipin bir aşama olduğuna işaret eden Yaban, ilk aşamada üretilen uçaktan çok daha farklı bir uçağa doğru adım adım gidecek bir süreç izleneceğini anlattı.
Yaban, bazı testlerde karşılaşılan problemleri çözmek için uçağın geometrisini, sistemlerini değiştirmek gerekebileceğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:
“Bunun örneklerini tüm dünyada görüyorsunuz. İlk çıkarttığımız prototip bu geometride, ikincisi de aynı şekilde olacak. Yer testlerinde, uçuş testlerinde gördüğümüz, karşılaştığımız problemler karşısında adım adım ilerleyerek çözüme ulaşmayı hedefliyoruz. Bu 7 test, uçağımızda bu faaliyetleri desteklemek için zaten planlandı. Çok kısa bir takvimimiz var. 2028’de Hava Kuvvetlerine teslim edilecek bir uçak demek gerçekten tüm dünyadaki örneklerine de bakarsanız teslimat anlamında çok kısa bir takvim demek oluyor. Bu takvimde de çok prototip, çok deneme yapmamız gerekiyor. Bu denemelerin sadece uçuşta olması gerekmiyor, rüzgar tünelleri, yer testleri, ‘Demir Kuş’ testleri, statik testlerle de uçak hazırlanacak. Belki bir tane de statik testimiz olacak. Aynı uçaktan bir tane daha üretip, bunu statik olarak yoracak, zorlayacak testlerimizi gerçekleştireceğiz. Bunun yanında belki bir yorulma testimiz olacak. Uçağın aynısından üretip belli bir saat yorulma testlerine maruz bırakacağız. Devrimsel yükler altında devamlı yüklenerek bu testleri gerçekleştireceğiz. Belli bir uçuş saatini temizlemeye çalışacağız ve o şekilde kuvvetimize teslim etmeyi planlıyoruz.”
3 bin kişi emek veriyor
Emre Yaban, MMU için birebir çalışan yaklaşık 1500 kişilik bir tasarım ekibi bulunduğunu, toplamda ise 3 bine yakın kişinin uçak için emek verdiğini söyledi.
Bu ekibin büyük kısmının genç olarak adlandırılabilecek 25-28 yaş grubunda olduğuna işaret eden Yaban, “Bir usta-çırak ilişkisi kurmaya çalışıyoruz. HÜRKUŞ’tan, HÜRJET’ten, GÖKBEY’den ATAK’tan tecrübeli arkadaşlarımızı usta, yeni mezun arkadaşlarımızı çırak olarak kullanarak, yeni kalfalar, çıraklar alarak ekibimizi büyütüyoruz. Bu büyüme gerçekten büyük bir hızla gerçekleşti. Şu anda belli bir platoya denk geldik ve o platoda ekibimizi koruyarak, bu uçaklarımızın 3-5 yıl içinde prototiplerini üretip, prototipleri uçuşa götürmeyi planlıyoruz.” ifadelerini kullandı.
TUSAŞ tarafından yürütülen havacılık projelerine ilişkin 1 Mayıs’ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleştirilmesi planlanan törende MMU’ya nasıl bir yer ayrıldığına yönelik soruya da Yaban, “MMU ile ilgili bir sürpriz yapacağız 1 Mayıs’ta. Şimdi açıklamayayım, sürprizimizi bekleyin diyeyim.” karşılığını verdi.
Meydan okumanın en kritik taşları
MMU Ürün Baş Mühendisi Yaban, projenin önemine ilişkin şu değerlendirmede bulundu:
“5. nesil uçağımız, dünyada sayılı ülkenin bulunduğu lige girmeyi hedeflediğimiz çok kritik bir güç çarpanı. ‘Sistemlerin sistemi’ diyorlar aslında. Burada sadece bir uçak yapmıyoruz, bunun aslında bir kontrol mekanizması olduğunu söylüyoruz. İnsanlı, insansız uçakların takım olarak hareket edeceği konseptte çalışacak bir uçak tasarlıyoruz. ANKA-3, AKSUNGUR, ANKA, ŞİMŞEK’lerimizle konuşacak, onları kontrol edecek, beraber görev yapacak bir uçağı tasarlıyoruz şu anda. O yüzden burada aslında tek bir uçak tasarlamak yetmiyor, o uçağın beraberinde çalışacağı sistemleri de tasarlamak gerekiyor. Şu an hedefimiz, çalışmalarımız tamamen bunun üzerine kurulu. Bunun yanında yerli mühimmatların, yerli sistemlerin entegrasyonunu sağlayacağız. Bunların hepsi uçağımızda o meydan okumanın en kritik taşlarını oluşturuyor. Yerlilik oranı olarak yüzde 80’in üzerinde bir yerliliği hedefliyoruz. Motoruna kadar yerli yapmayı planlıyoruz uçağımızı. Bunun için de çalışmalar başlatıldı. Bu da aslında bizim için en büyük meydan okumalardan biri, elimizi kuvvetlendirecek. Hiçbir bağımlılığı olmayan, uçağımızı tamamen kendimizin kontrol ettiği, sadece uçağımız değil, uçağımızla beraber kontrolünü sağlayacağı sistemlerin yanında olduğu bir kuvvet çarpanı, bir sistem tasarlıyoruz. MMU’muzu sadece bir uçak olarak adlandırmak doğru olmaz. Sistemlerin sistemi ve bu sistemin lideri olarak adlandırmak daha doğru olacaktır.”